Kaktüslerin Temel Özellikleri
Kaktüs Nedir?
Kaktüs, genellikle sıcak ve kurak bölgelerde yaşayan, suyu gövdesinde depolayan, yaprakları diken haline evrilmiş bir bitki türüdür. Çölün amansız sıcaklığına ve susuzluğuna karşı hayatta kalabilen bu mucizevi bitkiler, hem görünüşleriyle hem de doğaya uyum yetenekleriyle dikkat çeker. Kaktüs ailesi (Cactaceae), yaklaşık 175 cins ve 2000’den fazla türü kapsar. Bu bitkiler, kuraklığa karşı geliştirdikleri eşsiz adaptasyon mekanizmalarıyla tanınır.
Günümüzde sadece çöllerde değil, süs bitkisi olarak evlerde, ofislerde hatta balkonlarda da sıkça karşımıza çıkmaktadır. Kaktüslerin en önemli özelliği, yapraklarının diken şeklinde olmasıdır. Peki bu dikenlerin işlevi nedir? Sadece savunma mı? Hayır, aslında çok daha fazlası. Bu dikenler, su kaybını minimuma indirerek fotosentezin farklı bir biçimde yapılmasına imkan tanır. İşte bu noktada “kaktüs fotosentez yapar mı?” sorusu akıllara geliyor.
Kaktüslerin Yaşam Alanları ve Uyum Mekanizmaları
Kaktüsler çoğunlukla Amerika kıtasının çöl bölgelerinde doğal olarak yetişir. En çok bilinen yaşam alanları; Meksika, Arizona, Teksas gibi sıcak ve kurak bölgeler olsa da, Güney Amerika’nın dağlık bölgelerinde veya tropikal yağmur ormanlarının kurak kenarlarında da bazı kaktüs türlerine rastlamak mümkündür.
Bu zorlu iklim koşulları, kaktüslerin evrimsel sürecini doğrudan etkilemiştir. Suya ulaşmak neredeyse imkansız olduğu için, bu bitkiler suyu maksimum verimlilikle kullanmak zorunda kalmıştır. İşte bu nedenle kaktüslerin yaprakları yoktur, çünkü yapraklar buharlaşma yoluyla su kaybını arttırır. Bunun yerine gövdeleri kalınlaşmış ve fotosentez görevini üstlenmiştir.
Kaktüslerin kalın, mumsu bir deri tabakası vardır. Bu, suyun gövdeden dışarı kaçmasını önler. Ayrıca, kaktüslerin gövdesinde bulunan stomalar (gaz alışverişinin gerçekleştiği mikroskobik gözenekler), yalnızca gece açılır. Böylece su kaybı minimuma indirilir. İşte bu gece açılan stomalar sayesinde, kaktüslerin farklı bir fotosentez türü olan CAM (Crassulacean Acid Metabolism) fotosentezi yaptığı ortaya çıkmıştır.
Fotosentez Nedir ve Nasıl Gerçekleşir?
Fotosentezin Temel Aşamaları
Fotosentez, bitkilerin güneş ışığını kullanarak karbondioksit ve suyu, oksijen ve glikoza dönüştürdüğü kimyasal bir süreçtir. Bu süreç, hayatın temel taşlarından biridir. Çünkü atmosferdeki oksijenin büyük bir kısmı bu süreç sonucunda üretilir. Aynı zamanda fotosentez, besin zincirinin başlangıç noktasıdır.
Fotosentezin iki ana aşaması vardır: Işık tepkimeleri ve karanlık tepkimeler. Işık tepkimeleri sırasında klorofil, güneş ışığını emer ve bu enerjiyle su moleküllerini parçalayarak oksijen üretir. Karanlık evrede ise karbondioksit, enerji taşıyıcı moleküllerle birleşerek glikoza dönüştürülür.
Bu süreçlerin gerçekleşebilmesi için klorofil pigmentine ve ışığa ihtiyaç vardır. Genellikle bu olay yapraklarda gerçekleşir çünkü yapraklar geniş yüzey alanlarıyla güneş ışığını daha iyi yakalayabilir. Ancak kaktüslerde işler biraz farklı işler…
Bitkilerde Fotosentez Yapan Yapılar
Bitkilerin büyük çoğunluğunda fotosentez, yapraklarda bulunan kloroplast organellerinde gerçekleşir. Kloroplastlar, yeşil renklerini klorofil pigmentinden alır ve bu pigment, güneş ışığını emerek fotosentezin başlamasını sağlar.
Yaprakların düz, geniş ve ince yapısı; güneş ışığını maksimum seviyede yakalayarak fotosentez verimliliğini artırır. Aynı zamanda yapraklarda bulunan gözenekler (stomalar), karbondioksit alımı ve oksijen salınımı için kritik rol oynar. Ancak kaktüslerin yaprakları olmadığı için, bu görev tamamen gövdeye geçmiştir.
Kaktüs gövdeleri klorofil içerdiğinden, tıpkı yapraklar gibi fotosentez yapabilirler. Ancak burada kullanılan yöntem, klasik fotosentezden farklıdır. Kaktüsler, su kaybını önlemek amacıyla gündüz değil, gece stomalarını açar ve karbondioksiti gece toplar. Bu özel mekanizma, onları diğer bitkilerden ayırır.

Kaktüslerin Karanlığa İhtiyacı Var mı? Doğru Bilinen Yanlışlar ve Gerçekler
Kaktüsler büyümek için ışığa ihtiyaç duyar ancak sağlıklı bir gelişim için karanlık döngüsü de önemlidir; ışıksız ortamlarda dinlenirler.
Kaktüslerde Fotosentez Süreci
CAM Fotosentezi Nedir?
CAM (Crassulacean Acid Metabolism) fotosentezi, özellikle kurak bölgelerde yaşayan bitkilerde görülen bir fotosentez türüdür. Bu sistemin temel amacı, su kaybını azaltmaktır. Peki nasıl çalışır? CAM fotosentezine sahip bitkiler, geceleri stomalarını açarak karbondioksit alır ve bu gazı organik asitler formunda depolar. Gündüz ise stomalar kapalı kalır, alınan CO₂ bu asitlerden ayrıştırılarak kullanılır.
Bu sistemin en büyük avantajı, su buharlaşmasının minimuma indirilmesidir. Normalde stomaların gündüz açık olması gerekir çünkü fotosentezin ışığa ihtiyacı vardır. Ancak kaktüs gibi CAM bitkilerinde bu işlem gündüz yapılmaz. Böylece çöl sıcağında su kaybı yaşanmaz.
Kaktüsler, CAM fotosentezi sayesinde hem karbondioksit alımını hem de fotosentez sürecini su kaybı olmadan gerçekleştirebilir. Bu da onları diğer bitkilere kıyasla oldukça dayanıklı ve sürdürülebilir kılar.
Kaktüslerin Gövde ile Fotosentez Yapması
Yaprakları diken halini almış olan kaktüslerde, fotosentez görevini gövde üstlenir. Kaktüs gövdeleri genellikle yeşildir çünkü içinde bol miktarda klorofil bulunur. Bu klorofil, güneş ışığını emerek fotosentez sürecini başlatır.
Gövde yapısı hem su depolamak hem de fotosentez yapmak üzere özelleşmiştir. Gövdenin dış yüzeyi kalın bir epidermis ile kaplıdır ve suyun buharlaşmasını önlemek için mumsu bir madde ile kaplıdır. Bu yapı, çöl gibi sıcak ve kurak bölgelerde hayatta kalmak için oldukça etkilidir.
Ayrıca, kaktüs gövdesinde bulunan stomalar sadece gece açıldığından, gündüz sıcağında su kaybı olmaz. Geceleri ise ortam sıcaklığı düştüğünden, hava daha nemli olur ve karbondioksit alımı sırasında su kaybı minimuma iner.
Bu benzersiz sistem sayesinde kaktüsler, en zorlu çöl koşullarında bile hayatta kalabilirken aynı zamanda fotosentez yapmaya devam eder.
Kaktüslerin Yaprakları Neden Küçük ve Dikenli?
Su Kaybını Önlemek için Evrimsel Uyum
Kaktüslerin yapraklarının zamanla dikenlere dönüşmesi, tamamen yaşadıkları çevreye uyum sağlamak amacıyla gerçekleşmiştir. Çöl gibi aşırı sıcak ve kuru ortamlarda yaşayan bitkiler için en büyük tehdit, su kaybıdır. Geleneksel yaprak yapısı, geniş yüzey alanı nedeniyle terleme (transpirasyon) yoluyla büyük miktarda su kaybına neden olur. Bu nedenle kaktüsler, evrimsel süreçte yapraklarını tamamen kaybederek diken haline getirmiştir.
Bu dikenler, geniş yüzey alanına sahip yapraklara kıyasla çok daha az su kaybına yol açar. Böylece bitki, yaşamını sürdürebilmek için sahip olduğu sınırlı suyu daha uzun süre koruyabilir. Ayrıca diken yapısının ince ve sivri olması, güneş ışığını yansıtmakta da etkili olabilir, bu da kaktüsün gövde sıcaklığını düzenlemeye yardımcı olur.
Bununla birlikte, bu değişim sadece fiziksel değil; biyokimyasal düzeyde de gerçekleşmiştir. Kaktüslerin gövde dokusu, klorofil bakımından zengindir ve bu sayede yapraklar olmadan da fotosentez sürecini gerçekleştirebilir. Gövde içerisindeki özel hücre yapıları ve doku düzenlemeleri, güneş ışığının maksimum seviyede kullanılmasını sağlar.
Sonuç olarak, kaktüslerin dikenli yapısı, onların çöl koşullarında hayatta kalmalarını sağlayan harika bir adaptasyon örneğidir. Bu adaptasyon sayesinde hem fotosentez yapabilirler hem de su kaybını minimumda tutarak uzun süre susuz kalabilirler.

Kaktüs Kaç Gün Susuz Kalabilir? En Detaylı Rehber
Kaktüsler, su depolama yetenekleri sayesinde 2 haftadan 3 aya kadar susuz kalabilir. Türüne ve ortam koşullarına göre bu süre değişiklik gösterebilir.
Dikenlerin Koruyucu Rolü ve Işık Yönetimi
Kaktüs dikenlerinin tek işlevi su kaybını azaltmakla sınırlı değildir. Aynı zamanda bu dikenler, bitkiyi çevresel tehditlere karşı da korur. Çöl ortamlarında kaktüsler, su içeriği bakımından zengin oldukları için hayvanlar tarafından tüketilmek istenebilir. Dikenler, bu tür hayvanlara karşı mükemmel bir savunma mekanizmasıdır.
Bunun yanı sıra dikenler, güneş ışığının gövdeye doğrudan ve yoğun bir şekilde ulaşmasını da engeller. Bu sayede gövde sıcaklığı aşırı derecede yükselmez. Bazı kaktüs türlerinde dikenlerin yoğunluğu, bir ağ gibi gövdeyi sararak adeta bir güneşlik görevi görür. Bu da fotosentez için gereken ışığın kontrollü bir şekilde alınmasını sağlar.
Kimi bilimsel çalışmalarda, dikenlerin aynı zamanda gölgeli mikroiklimler oluşturduğu, bu sayede kaktüsün gövdesindeki suyun buharlaşmasının daha da azaltıldığı belirtilmiştir. Ayrıca geceleri, bu dikenlerin çiy tutma özelliği de vardır. Gece soğuyan hava ile temas eden dikenler, üzerinde küçük su damlacıkları oluşmasına neden olur. Bu su damlaları gövdeye doğru süzülerek, kaktüsün susuzluğunu hafifletici katkı sağlar.
Dikenlerin bu çok yönlü işlevi, kaktüsün çevresine ne kadar mükemmel bir şekilde adapte olduğunu gösterir. Hem savunma, hem ışık yönetimi, hem de su toplama gibi görevleri üstlenen bu yapılar, fotosentez sürecinin sorunsuz işlemesini de destekler.
Diğer Bitkilerle Kaktüslerin Fotosentez Farkları
CAM, C3 ve C4 Fotosentez Sistemleri Arasındaki Farklar
Bitkiler arasında fotosentez şekli bakımından üç temel sistem bulunur: C3, C4 ve CAM. Bu sistemler, karbondioksitin işlenme biçimi ve fotosentezin yapıldığı zamanlara göre sınıflandırılır. Kaktüsler CAM sistemini kullanırken, diğer birçok bitki C3 veya C4 yolunu izler.
C3 Fotosentezi, dünya üzerindeki bitkilerin çoğunda görülen en yaygın sistemdir. Bu sistemde fotosentez gündüz gerçekleşir, stomalar açıkken karbondioksit alınır ve hemen kullanılır. Ancak C3 sisteminin su kaybı yüksek olduğundan çöl bitkileri için uygun değildir.
C4 Fotosentezi, sıcak ve güneşli ortamlarda yaşayan bazı bitkilerde görülür. Bu sistemde CO₂, yaprakta farklı bir hücrede ön işleme tabi tutulur ve daha sonra fotosentezde kullanılır. Bu yapı fotosentez verimliliğini artırır, ancak su tasarrufu konusunda CAM kadar başarılı değildir.
CAM Fotosentezi ise özellikle kurak bölgelerde yaşayan bitkilerde, yani kaktüslerde görülür. Bu sistemde stomalar yalnızca gece açılır, karbondioksit geceleri alınarak asitlere dönüştürülür. Gündüz ise bu asitlerden CO₂ salınarak fotosentez yapılır. Bu, su kaybını minimuma indirmenin en etkili yoludur.
Kaktüslerin CAM sistemine sahip olması, onların zorlu çevre koşullarında fotosentezi sürdürebilmelerini sağlar. Geceleri serinleyen hava, karbondioksit alımı için daha uygun bir ortam sunar ve bu da bitkinin su rezervini korumasını sağlar.
Kaktüslerin Enerji Kullanımı ve Adaptasyonları
Kaktüsler, enerji kullanımı konusunda da oldukça verimli bitkilerdir. Fotosentez sürecinde harcanan enerji, gövdelerinde depoladıkları su ve karbon bileşikleri sayesinde minimumda tutulur. Gündüz saatlerinde kapalı kalan stomalar sayesinde su ve enerji kaybı yaşanmaz. Enerji, gece alınan CO₂’yi asit formlarında depolamak ve sonra tekrar kullanmak için harcanır, ancak bu maliyet kaktüsler için kabul edilebilir düzeydedir çünkü hayatta kalmaları buna bağlıdır.
Kaktüslerin adaptasyonları yalnızca stomaların çalışma zamanıyla sınırlı değildir. Gövde şekilleri, genellikle silindirik ya da küresel formdadır. Bu da yüzey alanını azaltarak daha az su kaybı anlamına gelir. Ayrıca, gövdedeki kaburgalar sayesinde büyüdükçe genişleyebilir ya da su kaybettikçe büzüşebilir. Böylece su dengesini dinamik olarak kontrol edebilirler.
Bu özellikler, kaktüslerin enerji ve su kullanımında en tasarruflu bitkilerden biri olmasını sağlar. Doğal olarak fotosentezde izledikleri yöntem de bu tasarruf planının ayrılmaz bir parçasıdır.
Kaktüslerde Fotosentezin Avantajları ve Zorlukları
Fotosentezin Avantajları
Kaktüslerde fotosentezin gerçekleşmesi, sadece bitkinin yaşamını sürdürmesi açısından değil, aynı zamanda ekosistem açısından da büyük önem taşır. Bu bitkiler, yaşadıkları bölgenin oksijen üretimine katkı sağlar ve karbon döngüsünün önemli bir halkasını oluştururlar. Çöl gibi ekstrem ortamlarda bile atmosferdeki karbondioksiti emerek, glikoz ve oksijen üretirler. Bu da, çöl ekosisteminde yaşayan diğer canlıların yaşamını dolaylı olarak destekler.
Bir diğer önemli avantaj ise enerji verimliliğidir. Kaktüsler, CAM fotosentez sistemi sayesinde çok az enerji harcayarak suyu uzun süre depolayabilir ve fotosentez sürecini sürdürebilir. Bu, onları son derece verimli ve sürdürülebilir hale getirir. Ayrıca yapraklar yerine gövdeyle fotosentez yaptıkları için hem daha az buharlaşma olur hem de güneş ışığını daha kontrollü şekilde emerler.
Kaktüsler ayrıca şehir yaşamında da avantaj sağlar. Hava kirliliği olan alanlarda bile dayanıklıdırlar ve fotosentez sayesinde havayı temizleyici bir rol üstlenirler. Bu nedenle şehir peyzajlarında, ofislerde ve kapalı ortamlarda kaktüslerin kullanımı yaygındır.
Kaktüslerin Karşılaştığı Zorluklar
Ancak her sistemin olduğu gibi CAM fotosentezinin de bazı dezavantajları vardır. Öncelikle bu sistem, enerji açısından daha az verimlidir çünkü gece alınan CO₂’yi depolamak ve gündüz serbest bırakmak için ekstra metabolik enerji gerekir. Bu durum, kaktüslerin büyüme hızını ciddi anlamda yavaşlatır.
Ayrıca, gövde ile fotosentez yapmak, ışığın yapraklara kıyasla daha sınırlı bir yüzeyden alınmasına neden olur. Bu da fotosentez verimini düşürebilir. Gölge ortamlarında yaşayan kaktüs türlerinde bu daha da büyük bir dezavantaj haline gelir.
Bir diğer zorluk da stomaların sadece geceleri açılmasıdır. Bu durum, karbondioksit alımını sınırlı zaman diliminde gerçekleştirmek anlamına gelir. Eğer gece sıcaklıkları aşırı düşükse ya da nem oranı çok yüksekse stomaların açılması zorlaşabilir. Bu da fotosentezin etkinliğini azaltır.
Özetle, kaktüslerin fotosentez süreci son derece etkili ve uyarlanmış bir yapı olsa da, enerji verimliliği ve büyüme hızı açısından bazı sınırlamalar barındırır.
Kaktüsler Gerçekten Ne Kadar Etkili Fotosentez Yapar?
Verimlilik Açısından Kaktüs Fotosentezi
Kaktüsler, yaşadıkları ekstrem koşulları göz önünde bulundurduğumuzda, hayranlık uyandıracak derecede etkili bir fotosentez mekanizmasına sahiptir. CAM fotosentez mekanizması, diğer fotosentez türleri kadar hızlı değildir ancak olağanüstü su verimliliği sağlar. Bu sistemin en dikkat çeken yönü, karbondioksit alımını geceye kaydırarak gündüz gerçekleşen su kaybını neredeyse sıfıra indirmesidir.
Normal bitkiler (C3 ve C4 bitkileri) güneş ışığına maruz kaldıkları anda fotosenteze başlarken, kaktüslerde bu süreç geceden gündüze taşınarak daha kontrollü ve dengeli bir hale getirilmiştir. Enerji kullanımı düşük olsa da fotosentez sürecinin sürekliliği, bitkinin yaşamını uzun süre devam ettirmesini sağlar.
Yani, bir kaktüs hızlı büyüyen bir domates bitkisi gibi verimli oksijen üretimi yapmaz ama kendi yaşam süresini dengede tutabilecek kadar etkin bir fotosentez gerçekleştirebilir. Bu da çöl koşullarında hayatta kalmak için ideal bir sistemdir.
Fotosentez Performansının Etkileyen Faktörleri
Kaktüslerin fotosentez verimliliğini etkileyen birçok dış faktör vardır. Bunların başında sıcaklık, ışık şiddeti, toprak türü ve gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkı gelir. Özellikle gece sıcaklıklarının çok düşük olduğu yerlerde stomalar tam kapasite çalışamayabilir ve bu da fotosentezi yavaşlatır.
Ayrıca, bulutlu ve serin günlerde güneş ışığı yetersiz kalabilir. Bu durumda gövde fotosentezi gerektiği kadar gerçekleştiremez. Kaktüsler bu tür durumlara karşı dayanıklı olsalar da, uzun vadede büyümelerinde yavaşlama veya duraklama görülebilir.
Toprakta bulunan mineral eksiklikleri de fotosentezi etkileyebilir. Özellikle azot, magnezyum ve demir gibi mineraller, klorofil üretimi için gereklidir. Bu minerallerin eksikliği, fotosentez pigmentlerinin yetersiz üretimine ve buna bağlı olarak düşük enerji üretimine neden olur.
Bu bağlamda bakıldığında, kaktüslerin fotosentez süreci oldukça hassas bir dengeye dayanır. Ancak doğaları gereği bu dengeyi korumakta son derece başarılıdırlar.

Kaktüsler Suyu Nasıl Depolar? Doğanın Mükemmel Su Depolama Stratejisi
Kaktüsler, suyu gövdelerinde özel dokular içinde depolayarak kurak ortamlarda hayatta kalır. Kalın gövdeleri ve mumsu yüzeyleri su kaybını önler.
Evde Kaktüs Yetiştirmek: Fotosentez Süreci İçin İpuçları
Kaktüslerin Doğru Işık Almasını Sağlamak
Evde kaktüs yetiştirmek istiyorsanız, onun doğal fotosentez sürecini destekleyecek koşulları sağlamanız gerekir. Kaktüsler, ışığı çok severler ama doğrudan gün boyunca sert güneş ışığına maruz kalmak istemezler. Bu nedenle, sabah ya da akşam güneşi alan bir pencere önü, kaktüsler için ideal olabilir.
Kaktüsler genellikle en az 6-8 saat doğal ışık almaya ihtiyaç duyarlar. Eğer eviniz yeterince güneş almıyorsa, yapay ışık kaynakları (örneğin LED bitki lambaları) ile destek verebilirsiniz. Böylece fotosentez sürecini desteklemiş olursunuz.
Ayrıca, bitkinin tek taraflı ışık alması durumunda gövde eğilebilir. Bu nedenle saksıyı belirli aralıklarla çevirerek her tarafının eşit ışık almasını sağlamak gerekir. Böylece bitkinin formu korunur ve fotosentez tüm yüzeyde dengeli şekilde gerçekleşir.
Toprak, Su ve Nem Dengesi
Fotosentezin etkili bir şekilde gerçekleşebilmesi için kaktüsün kök sisteminin de sağlıklı olması gerekir. Bu yüzden toprak seçimi çok önemlidir. Su geçirgenliği yüksek, hafif kumlu kaktüs toprakları tercih edilmelidir. Böylece fazla su kökleri çürütmez ve bitki sağlıklı kalır.
Kaktüsler, CAM fotosentezi yaptığı için fazla suya ihtiyaç duymaz. Hatta aşırı sulama, bitkinin ölmesine neden olabilir. Sadece toprak tamamen kuruduğunda su verilmelidir. Nem oranı düşük, kuru ortamlar kaktüsler için daha uygundur çünkü stomaların gece açılabilmesi için nemli değil kuru hava tercih edilir.
Ev ortamında kaktüs yetiştirirken tüm bu unsurlar dikkate alındığında, doğal ortamına benzer bir yapı oluşturulur ve fotosentez süreci başarıyla devam eder.
Sonuç: Kaktüsler Gerçekten Fotosentez Yapar mı?
Evet, kaktüsler kesinlikle fotosentez yapar. Ancak klasik bitkilerden farklı olarak CAM adı verilen özel bir fotosentez türünü kullanırlar. Bu sistem, kaktüslerin ekstrem çöl koşullarında bile su kaybı yaşamadan yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlar. Yaprak yerine gövdeleriyle fotosentez yapan kaktüsler, gece karbondioksit alıp gündüz bu gazı kullanarak glikoz ve oksijen üretir.
Bu benzersiz sistem, kaktüsleri doğanın mühendislik harikası haline getirir. Fotosentezin temel işlevi olan enerji üretimi, yaşamını sürdürebilme ve çevreye oksijen sağlama görevini başarıyla yerine getirirler. Onların bu becerisi, çöl ekosistemlerinin ayakta kalmasında da kilit rol oynar.
Evlerde süs bitkisi olarak tercih edilen kaktüsler, dayanıklılıklarının yanı sıra doğal hava temizleyici görevleriyle de önemli bir yere sahiptir. Onlara doğru bakım sağlandığında, fotosentez süreçleri verimli bir şekilde devam eder ve hem estetik hem de fonksiyonel katkılar sunarlar.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
1. Kaktüs yaprakları olmadığı halde nasıl fotosentez yapar?
Kaktüsler yaprakları yerine yeşil gövdeleri ile fotosentez yapar. Gövdelerinde klorofil bulunduğu için bu işlevi başarıyla yerine getirirler.
2. Kaktüsler ne tür bir fotosentez yapar?
Kaktüsler CAM (Crassulacean Acid Metabolism) adı verilen özel bir fotosentez sistemi kullanır. Bu sistem sayesinde geceleri karbondioksit alır, gündüz ise fotosentez yapar.
3. Kaktüsler ev ortamında fotosentez yapabilir mi?
Evet, yeterli ışık ve uygun koşullar sağlandığında kaktüsler evde de fotosentez yapabilir. Özellikle güneş gören pencere önleri idealdir.
4. CAM fotosentezi diğer fotosentez türlerine göre neden daha verimlidir?
CAM fotosentezi su tasarrufu sağlar. Geceleri stomalar açıldığından, gündüz sıcağında su kaybı yaşanmaz. Bu nedenle kurak iklimler için idealdir.
5. Kaktüslerin büyümesi neden yavaştır?
CAM fotosentezi, enerji ve karbondioksit kullanımında verimli ama yavaş bir süreçtir. Bu da kaktüslerin büyümesini geciktirir.
5lbua5